17 Mayıs 2013 Cuma

Boğaz'ın tam ortasında yıllara meydan okuyan küçücük bir mekanda keyifli kahve sunumuyla Beylerbeyi Köy Kahvesi ;)

Bazı mekanlar vardır; bulundukları yer, yılların verdiği yaşanmışlık ve doğallığıyla size kendinizi iyi hissettirir huzur verir, işte Beylerbeyi Köy kahvesi de bunlardan birisidir. Beylerbeyi Köy kahvesi, sahilde her iki köprüyü gören bir konumda, açık ve kapalı alanı bulunan, uzun yıllardır hizmet veren nostaljik bir mekan.Türk kahvesi lokum ile birlikte sunuluyor ve bardak seçimleri çok hoş. Çay kahve fiyatları 4-7 tl arasında değişiyor. Buranın sabahı da, gecesi de ayrı güzeldir. Boğaz kenarında olduğu için sabah manzarası farklı gece manzarası çok farklı haz verir. Akşam 21.00 den sonra kalabalığın dağılması ile huzura bürünür ve Boğaz köprüsünün aydınlattığı denizi bir fincan Türk kahvesi ve ev yapımı elmalı kurabiyeleri ile keyfe büründürürsünüz.  


Organik kahvenin adresi Le Pain Quotidien Suadiye ;)

Le Pain Quotidien’de içeceğiniz kahvelerin tümü organik. Kahveler  Peru’nun Andes yamaçlarında 1200-1800 metre rakımlı alanda üretiliyor.  Bu yükseklikte toprak içinde herhangi bir zararlı organizma barınmadığından kimyasal madde kullanımına da gerek kalmıyor. Kahvenin yetiştiği bölgenin yamaç oluşu da güneş ışınlarını yeterli miktarda almasını sağlıyor ve ürün doğal ortamında gelişiyor. Üç farklı organik kahveleri var: Espresso, kafeinsiz ve  house blend. Espresso dışındaki tüm kahve çeşitlerine (latte, cappuccino gibi) organik süt ekletebiliyor ve böylece tamamen organik bir kahve içebiliyorsunuz. Farklı bir sunum olarak kahveyi fincanda getirmiyorlar. Kahve Fransız usulü kulpsuz, tas şeklinde fincanlarda geliyor. Kahvenize eşlik etmesi için burada bulunan tartlar, croissant’lar, brownie’ler, muffin’ler oldukça taze ve lezzetli. Tahta masa ve sandalyeler de ortama sıcak bir hava katıyor.



Kahvenizi İstanbul'un ruhuna dokunarak içmek için Eyüp Pierre Loti Kahvesi iyi bir seçim ;)

İstanbul’un iki güzel tepesinden biridir Pierre Loti.Eyüp sırtlarından Altı Boynuz Haliç’e bakan ve adını Fransız yazar Pierre Loti’den alan Piyerloti, İstanbul’un günümüze kadar gelmiş en eski kahvelerinden birisi. Her mevsim ayrı bir güzelliği olan manzarası ile yerli-yabancı müşterilerine hizmet veriyor. Yazın bahçesindeki tahta masa ve sandalyelerde, kışın tarihi yapının içindeki sedirlerde oturup kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Küçük tahta masaları, kareli kırmızı beyaz örtüleri, efelerin yelekleri ile ordan oraya koşuşturan garsonları ile oldukça salaş bir mekan olduğunu söyleyebilirim ilk olarak. Mevsim ne olursa olsun, saat kaç olursa olsun her daim kalabalık gördüğüm nadir mekanlardan birisidir.  Pierre Loti Kahvesine gittiyseniz mutlaka okkalı bir Türk kahvesi içmelisiniz. Nescafe, sütlü nescafe seçenekleri de mevcut.  Manzaraya karşı mis gibi kokan kahvenin kokusunun tarifi ciddi çok zor. Kahvenin yeni çekilerek taze ve sıcak şekilde masanızda olması müthiş bir keyif veriyor insana. Pierre Loti tepesinin ve kahvesinin tek dezavantajı yoğun bir trafik sorununun olması. Kendisine ulaşmak için şehrin keşmekeş trafiğinden kurtulmanız gerekiyor. Ama gittiğinizde aldığınız haz her şeye değiyor.